18 Aralık 2012 Salı

Amber.*



     Önce, tarifsiz bir şekilde canın yanar. Ölmek istersin. Onsuz yaşamak istemezsin. Ölümünde, yokluğunda kendine suç arar, yüreğine işkence edersin. Kimseyi istemezsin etrafında. Yalnız kaldığın kadar onunla yaşamaya devam ettiğini sanırsın. İzin vermezsin ki, bir başkası aranıza girsin. Uykun uykuya benzemez, yaşamak yaşamaya benzemez.. Sonuçta sıfır olmuşsundur ama malesef hala hayatdasındır ve bu, her şeyden çok acı verir.
    Sonra, mücadeleci bir tipsen, kendini en çok oyalayacak; zamanını, ruhunu, beynini en çok yoracak ve seni acınla baş başa bırakmayacak bir şeylere asılırsın. Hüzünlerini, hasretlerini, acılarını enerjiye dönüştürürsün. Yorgunluktan baygın düşene kadar çalışırsın ama bu arada beynin, yüreğin dinlenir. Ve bir gün gelir ki; sen farkında olmadan, soluklanan yüreğin ruhunu da rahatlatmak ister. Yürüyüp devam etmen gerekirken, hayallerine, hatıralarına takılıp kaldığını farkedersin. Seni geçmişte tutan acıların yanında kalmaktansa, onları da yanına alıp yola devam etmek istersin. İşin garibi, yaşadıklarını kabullenip yürümeye devam ettiğinde, acının hafifleyerek, seninle geldiğini fark edersin. İşte o an, o segiliye olan aşkın hiç olmadığınca artar. Çünkü artık eskisi kadar acıtmıyordur.. Hem de artık, dokunamayacağın kadar uzaktadır, ulaşılmazın cazibesini taşır.. Ve.. işte, o andan sonra yenilenirsin. Aşkını, sevgisini, hiç kimsenin aynen dolduramayacağını kabullendiğin sevgiliyi, geçmişinin başköşesine koyar ve ondan geriye kalan kırıntılarla besleyebileceğin sevgilere yer açmaya başlarsın..

Dinle: Without you-Amber Rose Guitar Duo

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder